28 Ekim 2014 Salı

Bir Kepçe Hikâyesi


                        

 Duyalı çok zaman oldu, o kadar ki, kimden duyduğumu bile unuttum. Her birinde bir başka haz alarak, belki yüzlerce defa anlattım. Benim için, hikmetle öylesine yüklüydü ki, ne zaman tekrarlasam, sanki tefekkür deryamda yeni bir ufka yelken açtım. İşte böyle bir hikâye var, çıkınımda… Kim yazmış, ilk kim söylemiş bilmem. Tek bildiğim var; bu yazıda o hikâyeyi anlatacağım:

Beldenin birinde bir Leylâ varmış. Bir gün demiş ki tellâla:

“-Halka haber ver. Yarın meydanda kazan kuracak ve herkese çorba dağıtacağım. Toplansınlar, gelsinler.”

Bunu duyan halk, ertesi gün büyük bir heyecan ve sevinç içinde, söylenen yere akın etmiş. Kiminin elinde tas, kiminde tencere, kiminde kova… Herkes, daha fazla çorba almak sevdâsıyla, toplanmış meydana… Gelenler, kazanın önünde sıraya girmişler. Pek muazzam, uzunca bir kuyruk oluşmuş ki, görmeye değer…

Bekleyenlerin kimi yanındakiyle havadan sudan konuşmaya, kimi ise kendi tenceresiyle bir başkasınınki arasında büyüklük kıyaslamaya durmuş. Halk, sırada beklemeyi pek sevmez. İşte bunun için, sıkılmayalım diye herkes, kendince bir meşgale bulmuş. Durum böyle olunca, koca kuyruktan bir uğultulu ses duyulmuş.