Ne benliğim vardı ne bu kainat
Bu sırra <emr-i kun-fekan> dediler
Ne hayat vardı ne havf-i memat
Buna da <sabit-i a'yan> dediler.
Bize göre olmuş olacak ne var
Bir zerre kalmadan oldu aşikar
Sakladı bu sırrı sani'i tekrar
Bilginler o ane bir an dediler.
Görünen alemler o sırdan çıkdı
Onun bir yüzü Hak, bir yüzü halkdı
Ne varsa görünen ilm-i mutlakdı
Açılan sırlara imkan dediler.
Bu sırra <emr-i kun-fekan> dediler
Ne hayat vardı ne havf-i memat
Buna da <sabit-i a'yan> dediler.
Bize göre olmuş olacak ne var
Bir zerre kalmadan oldu aşikar
Sakladı bu sırrı sani'i tekrar
Bilginler o ane bir an dediler.
Görünen alemler o sırdan çıkdı
Onun bir yüzü Hak, bir yüzü halkdı
Ne varsa görünen ilm-i mutlakdı
Açılan sırlara imkan dediler.
İsimden isimler, sıfattan sıfat
Ne varsa bilindi, bilinmezdi zat
Mim-i Ahmed idi baisi nevzat
O sırrın adına insan dediler.
İnsanla bilindi o ilm-i kadim
O ilim olmasa her şeydi adim
O ilmin bedbei meadı bir mim
Bilenlere ehl-i irfan dediler.
O ilmin batını nur-ı Muhammed
O nurun zuhuru aşk u mehabbet
O sırra girenler ölmez müebbed
O aşkla kuruldu ekvan dediler.
Felekler melekler cennet u Tuba
O aşktan doğdular Ademle Havva
Onları sarmıştı Nur-i Mustafa
Onları aşk etti hayran dediler.
Ne varsa bilindi, bilinmezdi zat
Mim-i Ahmed idi baisi nevzat
O sırrın adına insan dediler.
İnsanla bilindi o ilm-i kadim
O ilim olmasa her şeydi adim
O ilmin bedbei meadı bir mim
Bilenlere ehl-i irfan dediler.
O ilmin batını nur-ı Muhammed
O nurun zuhuru aşk u mehabbet
O sırra girenler ölmez müebbed
O aşkla kuruldu ekvan dediler.
Felekler melekler cennet u Tuba
O aşktan doğdular Ademle Havva
Onları sarmıştı Nur-i Mustafa
Onları aşk etti hayran dediler.
Cennet bahçesinde gezerken Adem
Havva'nın aşkına tutuldu oldem
Onlarla beraber olmuşdu hemdem
Vahime adına şeytan dediler.
Hilelerle iblis cennete girmiş
Gören bilen de yok aceb kim görmüş
Adem mehabbeti Havva'ya sormuş
Tatmışlar olmuşlar giryan dediler.
Ademin iç yüzü dış yüzü vardı
Mevcudun sırrını vücutta gördü
Nevbet-i vücudu İdris'e verdi
Nuh gelince Tufan dediler.
On sekizbin alem olmuştu zahir
Ne varsa bilindi gaib u hazir
Ayrıldı kalmadı fasık u facir
İnanana ehl-i iman dediler.
Adem'le keşfoldu her sırr-ı muğlak
Hak ile batılı o mim etti fark
Kimi yelde kimi deryalara gark
İnad edenlere isyan dediler.
Yirmi sekiz harf o kadar nebi
Bunca harfin bir noktadır sebebi
Nokta Muhammed Kureşiyyu-arabi
Onun her sözüne Furkan dediler.
Davut, Musa, İsa kitap getirdi
Cümlesi ümmetin Hakk'a yetirdi
Ümmet-i Muhammed sonun bitirdi
Zamanına ahir-zaman dediler.
O ümmetten idi anamla babam
Onlar da dünyasa istediler kam
Felekten feleğe gezdim bir eyyam
Yeni rahme düştü bir can dediler.
Rahme düştüm yedi mertebe aldım
Her bir mertebede kırk gün kaldım
Müddet temam oldu şuhuda geldim
Nevzada okunsun ezan dediler.
Başıma toplandı ahbab u yaran
Anam babam sevindi güldü ol an
İsmim düşünüldü tekbirle heman
Adıma cümlesi Osman dediler.
Yaş temam olmadan gözüm kör oldu
Anama babama bile zor oldu
Onlar da benimle hayli yoruldu
Okutun kalmasın nadan dediler.
Kimi ölsün dedi kimi kalsın
Göz görmez iş yapmaz sonu ne olsun
Okusun dediler yahut saz çalsın
Acısın haline Rahman dediler.
Gözlerim kapalı gönlüm açıkdı
Önüme her türlü dostlar da çıktı
Kur'an öğrettiler okutan Hak'dı
Bitirdim Hafız-ı Kur'an dediler.
Dersim büyüdükçe büyüdü derdim
Gönlümün içinde bir peri gördüm
İn misin cin misin ya nesin sordum
Benim adım aşk'dır inan dediler.
Artık o aşk ile yandım yakıldım
Her şeyin peşine gözsüz takıldım
Her bakan gözlerle başka bakıldım
Kimi insan kimi hayvan dediler.
Hem o peri oldu pir-i muhterem
Bana ders verirdi sanardım dedem
Meğer o aşk imiş görsem de bilmem
Benden murad alan aldı dediler.
Meğer murad almak muradsızlıkmış
Umduğum nam u şan tek adsızlıkmış
Aradığım rahat rahatsızlıkmış
Artık gülme olsun giryan dediler.
Evimde mekansız yurtda vatansız
Artık hep dediler beyinsiz densiz
Ölsem de gömerler beni kefensiz
Aşka uy olma peşiman dediler.
Karuban-ı aşka cansız katıldım
Köle olup bir saile satıldım
Koğuldum dünyadan zorla atıldım
Burda sensin sana düşman dediler.
Düşdüm gurbet ele avare giryan
Rahat bulamadım bir yerde bir an
Belakeşler idi refikim heman
Sensin seni derde salan dediler.
Irak yollarında yürüdüm yayan
Hak idi ağzıma bir lokma koyan
Katırcı peşinde gezdim bir zaman
Biz gece yürürüz uyan dediler.
Allah saklamıştı paradan puldan
Bir şey beklemedim gezdiğim yoldan
Gah dağlardan geçtim gahi de çölden
Bu yollarda çoktur çiyan dediler.
İnsan bulamadım nere vardımsa
Ben beni görürdüm kimi gördümse
Benden dertli buldum kime sordumsa
Senin içindedir derman dediler.
Ağlaya ağlaya Necef'e vardım
Günlerce yüzümü yerlere sürdüm
O Kan-ı vefa'da çok vefa gördüm
Her müşkülün olur asan dediler.
Gözle bakanlara görünür mezar
Meğer kalb-i alem Haydar-ı Kerrar
Her kes murad alır gizli aşikar
Yoktur bu kapıda yalan dediler.
Kerbela'ya vardım belalar arttı
İçimde benliğim en büyük dertdi
Şiddetli belalar gayetde sertdi
Aşıka beladır ihsan dediler.
Bilirdim onları sevenler ölmez
Mehabbet bir güldür açılır solmaz
Mahzun giden gönül gamla reddolmaz
Olmaz bu kapıda nalan dediler.
Gezdiğim her adım, yazdığım her söz
Çektiğim her mihnet vurduğum her yüz
Duyduğum her seda, kör ve sağ her göz
Sayısınca selam her an dediler.
Yetmiş iki sadık çok mihnet çekdi
Dünyaya mehabbet tohmunu ekdi
Belalar çekmekte Ehl-i Beyt tekdi
Hadimleri olsun Rıdvan dediler.
Hasılı çok gezdim gurbet illerde
Söyledim her yerde türlü dillerde
Şimdi de sözlerim gezer ellerde
Sözüm okuyan suzan dediler.
Sözlerim toplayıp yapmışlar kitap
Bir şey kazanmayı etmedim hesab
Bütün gazellerim aczime cevap
Yayan; Bahaeddin, Sinan dediler.
Oğlum Selahaddin kızım Sekine
Nureddin'le, küçük Bahaeddin'e
Hizmet eylesinler din-i mübine
Damadın adına Burhan dediler.
Bir dedem var idi kardeşden aziz
Gecemiz geçerdi gündüzden leziz
Yıllarca yaşadık ne siz var ne biz
Muhammed'di derdim yazan dediler.
Ozan oğulları Enver, Muhammed
Onlar da bir oğlum oldular elbet
Saçdığım mehabbet ölmez müebbed
Bana da KEMALİ OZAN dediler.
Kemal'i Divanı'ndan