29 Temmuz 2015 Çarşamba

Bendeki Aşk



Bendeki Aşk

Şems-i Tebrizi şöyle der: ”Şimdi sorarım sana hangi Aşk daha büyüktür. Anlatılarak dile düşen mi?, anlatılmayıp yürek deşen mi?” işte bendeki aşk henüz bu sorunun cevabını bulamamış bir Aşk. Bendeki Aşk anlatılarak dile de düşmüş, anlatılmayıp yürekte deşmiş. Sanırım anlatılmayıp yürek deşen Aşk daha baki amma Aşk bu yükünü tartamaz gönül mizanı, onu yaşamaya başlar ama henüz çözemez ne menem birşey olduğunu. Bunları bir kenara bırakıp dile düşürme vakti şimdi Aşkımı.
Aşk zannımca gönlün umudu görmesi veya görmemesiyle alakalı değil. Aşk gözünden gönlüne kays misali leyliyi geçirme meselesi. Aşk Leyli ne derse eyvallah diyebilme yürekliliğine sahip olma meselesi. Aşk sadece senin içindekine kulak verip dışarıya kulağını kapatma meselesi. Aşk öyle bir mesele ki tarifsizdir dersin ama tariflendirmek için böyle oturursun yazmanın başına. Ondandır Aşka tarifin tarifsizliği dememin sebebi.

Tas hacmini bilmeseydi, göl kapasitesini almasaydı, göz ağlayacağını akıtmasaydı, dil söyleyeceğini dökmeseydi, Göz göreceğini baktırtmasaydı bu mizan döner miydi? Aşkta bunun gibi görünür ama böyle değildir. Bu misal gibi senin gönlünün kaldıracağını yaşatmaz sana. Aşkın istidadı bedenimizde saklı. Onu sen geliştirirsin. Ama Öyle bir şey ki Aşk sen istidadını ne kadar geliştirirsen geliştir sonunda onu kaldıracak mecalin olmaz. Aşıksan mecalin olmalı önüne gelecekleri göze almalısın derim hep kendime ama mecal buna yetmez belli bir raddeden sonra. Çünkü Aşk fani aşk ile başlar. Rabbani aşk ile devam eder. Sende leyli ile Allah arasında divane misali gider gelirsin. İşte benim aşkımda böyle bir şey. Leyli ile Allah arasında gider gelirim. Bir Allah(c.c) a giderim, bir leyliye giderim.  Aşk bir tanedir. Sadece zuhuru değişir. Allah’ın sonsuz kudretinide bilirim. Beni O’na ulaşmamda vesile olan leyliyide bilirim. Aşk bu olsa gerek. Ben Leyli ile Allah arasındaki yoldayım. Bu yolda yorulacaksın da şüphe içinde. Tüm şüpheleri gidermek içinde kendi içine bir yolculuk edeceksin mola yerlerinde.

Aşkımı dillendiriyorum. Çünkü bu yolda afallamamam lazım. Şüphelerden kurtulmam lazım. Kendimden başka hiçbir şeye göre aşkımın yolunu değiştirmemem lazım. Mesela umuda göre. Umut aşığın aşı derler. Doğrudur ama o umuda göre hareket etmemem lazım. Çünkü Aşk bir oruçtur. Aşk bir aç kalıştır. Aşk aşsızlıktır.

Benim Aşkım öyle bir Aşk ki dengesini yitirmiş bir aşk. Benim Aşkım umuda yani aşa ihtiyacı kalmamış bir Aşk. Benim aşkım gönlümün kapasitesini aşmış bir Aşk. Benim aşkım artık yıllanmış bir Aşk. O tadı boğazımda hissetmişim bir kere sarhoş nasıl düşmezse meyhanedeki sakinin yakasından, sarhoşluğunu bir şeye değiştirmezse benim Aşkımda bu misal kopmaz gönlümün meşk damarlarından.

İşte benim Aşkım bu. Görünür eksikliklerin yokluğunu hissetmeyen bir Aşk. Leylisizliğe alışmış bir Aşk. Aşk leylisizliğe alışmaktır zaten. Leyli umut vermeyeyim diye dursun. Sen umuda ihtiyacım yok diye dur. Gönlümün içinden şu geçer hep. Sen ol veya olma benim Aşkım hep var. Benim Aşkım hep istidadını geliştirmekte. Benim Aşkım hep dilde. Şimdi Şems’e sesleniyorum. Şimdi Mevlanaya sesleniyorum. Şimdi Hallacıya sesleniyorum. Şimdi Arabiye sesleniyorum. Sizin Aşkınız nasılsa benim Aşkımında öyle olması için bir dua yollayın semaya. Yollayın ki Benim Aşkım istidadını geliştirsin. Benim Aşkım hep içimde meşk etsin. Benim Aşkım hep bende kalsın. Benim Aşkım hep benim olsun. Ben Aşkımı hep hissedeyim yüreğimde. Leyli olsun veya olmasın. Benim Aşkım karşılık beklemeyen bir aşk. Zaten Aşık karşılık beklemez. Leyli ne derse desin ben yine seni seviyorum diyebilmektir Aşk. O ne söylerse söylesin ben seni bekliyorum diyebilmektir Aşk.
İmtihanımı beklerim ben. Aşkı kazanmak kolay değil. İmtihan hadi gel bekletme beni. Hadi gel artık kazandır bana şu Aşkı. Dillendirmek olmuyorsa susarım ben yine. Yeter ki sen gel. Ben beklemeye çoktan başladım. Artık susuyorum, artık susma vakti. Başka bir zamanda başka bir konuda yeni şeyler söylemek üzere. Aşk peşimizi bırakmasın. Aşk bizi kendinden ayırmasın. Aşk bizi onsuzluğa alıştırmasın. Aşk hep kalsın. Bizde hep yanalım.
                                                                                                                 Sefa Kılıçoğlu