18 Ağustos 2012 Cumartesi

Gizil Arayış


Topraktan olma cansız insan, Sistem tarafından sanal bir koordinata yüklenen veritabanıyla oluşturulmuş mecâzî bir ”ben” yazılımı ile hayat yolculuğuna başlayarak ezelî döngüye dâhil edilir. Ama o insan, “Belâ” diyerek zamansızlık boyutunda an be an şahitlik etmekte olan öz kimliğinden, her an yağan Yalın Gerçekliğinden, kendine “kimlik” perdesi bürüdükleri, “ben” dedirttikleri için uzak kalır. “ben” sanal programı ağaçtan tadıp, zamana bağlı bilinçaltı-önkabulleri ile yaşadığı için Varlığı farklı algılamaktadır. Hikmet yitik, aslî Vatan ise unutturulmuştur ona, KENDİ-liğinden işleyen Hayy içinde!..

Tek olan Varlık ülkesi, Huvel-Bâkî
Göz kırpma süresince Semâ’dan tecellî
Anlık, fânî bir sınırlama o, Zihin Şehri,
Âlemlere gebe; lâkin Sırrına nesî

Veritabanı doğrultusunda üst/derin boyutlarının varlığından habersiz, bilincini Varlığa “ölü” olarak açan hücresel beden/dalga yapılı zihin, incelmiş de olsa mestur kordonu ile Ruh Anaya bağlı olduğundan, çiseleyen ilahi esintilerin -“ben”inin bile farkında olamadığı- özlemini, sembolik yaşamındaki sonu gelmez tatmin arayışı ile doldurmaya çalışır. Örtülü kalmış Birlik, Teklik sevdası adına yanlış boyutta aranan “ben” merkezli bencil yaşam tarzının zihne verdiği geçici mutluluk seansları, bedensel, duygusal, entelektüel hazlar ile yatay boyutta sabitlenen; ama dikeye yükselme potansiyelindeki Gizil (Potansiyel) İnsan, ön-beyin nöronlarının koşuşturmacası içerisinde yorulur ve mezara gömülür.