31 Temmuz 2014 Perşembe
Hakikat | Kavramların Yokluğu
Dünyaya gelen/dünyasını oluşturan her bilincin doğal/fıtrî sorunu; zihninin sürekli olarak uyarıma maruz kalması sonucu entelektüelleşmesi ve bununla beraber “kavramlaştırmaya” giderek ürettiği, Varlığı bölerek oluşturduğu “nesneleri” gerçek/gerçeği zannetmesidir.
“Birbirlerinden ayrı” olarak kabul edilen birimler “nesne” olarak adlandırılır. “Kavramlaştırma” (ve isimlendirilmesi) olmazsa doğal olarak nesneler de olmayacaktır.
Bir bebek bedensel/zihinsel olarak geliştikçe, Zihni ilk önce “Anne” ve “ben”, daha sonra da çevrenin şartlandırmaları sonucunda “ben ve diğerleri” kavramlarını (ve isimlendirilmelerini) oluşturdukça Hakikat’i (Dûnullâh’tan) bölük pörçük eder ve O’ndan iyice uzaklaşır (Cennet’ten iner).
Hakikat bünyesinde/hakkında/içinde kavram oluşturup O’nda “nesneler yaratma” Hakikat’i “böler”. Varlık -varlıkta kavram oluşturan “varsayımsal/geçici benlik” tarafından varsayımsal olarak (?Dûnullâh’tan)- bölünür. Varlık indinde ise bölünme yanılsamadan ibarettir.
*/ Bir benzetme yapmak gerekirse… Bir şehrin elektrik şebekesinde akan elektrik gerçekte TEK’tir. Ama biz bu TEK’i “A’nın, B’nin, …, Y’nin, Z’nin evindeki elektrik” diye sanal olarak kavramlaştırıp/isim verip, sanki ayrı varlıkları varmış gibi her evin elektriğini ayrı ayrı nesnelleştiriyor ve TEK elektriği yanılsamalı olarak bölüyoruz, çoğaltıyoruz.
Gerçekte hiç birinin ayrı bir varlığı yoktur. Her biri yanılsamalı olarak ayrı kabul edilen varlığını o TEK elektrikten alır, her biri TEK elektriktedir, TEK elektriktir. Ve Elektrik TEK’tir. /*
Hakikat/Varlık gerçekte kavram/isim/ayrılık kabul etmez. Her kavram zıttı ile var olduğundan (ve Varlığı sanal olarak böleceklerinden) gerçeklikleri de yoktur. Hakikat/Varlık, gerçekliği olmayanlarla da tanıma gel(e)mez. Gerçekliği olmayan kavramlar/isimler zihin için ancak Hakikat’e yönlendiren birer işaret, araç olabilir.
Hakikat kelimesinin işaret ettiğiHakikat’in kendisi ise “kavram” olmayıp “ayrılıkların yokluğudur”.Kavramların ve nesnelerin kayboluşudur. Nesneler, oluşturulan kavramların ayrı birer gerçeklik sanılması olduğundan Farkındalıkta/Hakikatte yer kaplamaz, Varlığı bölemezler.
Hakikat’i bilmek (kavramların değil) ayrı ayrı nesnelerin olmadığını yaşamaktır. “Ben, Sen, O, …, HÛ” birer kavramdır, gerçek değildir.
Örneğin “Evrensel Farkındalık” vardır; ama Farkındalığın “ben(ler), sen(ler), HÛ” olarak kişileştirilmesi/Hüviyet verilmesi illüzyondur. Her bir isim/kavram bölük pörçük sanal dünyamızdan Hakikat hakkında yapılmış işaretlerdir. Varlık hakkında yapılan İşaretlerin (HÛ yapar, eder gibi isimlerin/kavramların) gerçekmiş gibi zannedilmesi, HÛ’nun işaret ettiği Hakikat’in zamanla zihin tarafından nesnelleştirilmesi = ayrılaştırılmasına neden olabilecektir. Bu durum kavramlarla algılamaya programlanmış zihinlerimizin doğal sonucudur. İşaret edilen Hakikat Şuur/Kalp tarafından hissedilecektir.
“Yapan, yaptıran HÛ’dur” denilir. Bu cümlenin gerçek olarak addedilmesi Varlığı “yapan-yapılan, yaptıran-yaptırılan” olarak bölmektedir ve bu yüzden Hakikat değildir, işarettir sadece.
HÛ, bizim boyutumuzdan (?Dûnullâh’tan) zihin için yapılmış bir isimlendirmedir. Şuur’da sezilmesi gereken ise “Ben, sen, O, … , HÛ” ayrı-gayrılığı olmadığından gerçekte “Mutlak Fâil ve İzâfi Fâiller” olarak tanımlanabilecek hiçbir Fâil’in olmadığı gerçeğidir.“Fiillerin” sonsuz devinimi vardır.Her fiil “Kendiliğinden” eyleme gelir.
Hakikat’in kendisi“ayrılıkların yokluğudur”.“Ben, sen, O, … , HÛ”‘nun kayboluşudur.
Özgürlük de, Mutlak Fâil veya İzafî Fâillerin, Fâil olacak varlığımızın olmadığını Hissedip Eylemlerin Akışında Kaybolmaktır.
Hakikati sezmek, Fâiliymişiz gibi başladığımız eylemlerin Fâilli zannından vazgeçip “Sadece eylemin gerçekleştiğinin”Farkındalığı-nın kalmasıdır,Fark eden -ben/HÛ- olmadan!..
Aradaki Farkı fark etmek üzere…
Berkay Özcan
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder